Bu çok sevilen Hicaz şarkıyı, bir sevgiliye atfedilmiş sanabilirsiniz. 

Oysa ki bambaşka bir trajedinin meyvesidir.

Dönemin en popüler ruh doktoru Rahmi Duman’ın biricik evladı, 15 Nisan 1971’de THKO yani Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu tarafından kaçırılır. Fidye karşılığı 18 Nisan’da yavrusuna tekrar kavuşur kavuşmasına ama Duman, evladını kaybetme korkusu ile geçen acı dolu günleri kaleme aldığında, yaşadıkları herkesin içi burkulur.

Ve bir gün;

“Oğlum kaçırıldığında tek bir haber alamadan günler geçti Alaeddin Bey.

İçimdeki fırtınayı bu şiire döktüm.

Beğenir, bestelersin belki…”

diyerek şiiri Alâeddin Yavaşca’ya takdim eder.

——

İşte o şiir:

Kimseyi böyle perişan etme Allah’ım yeter.

Uyku tutmaz, bir ümit yok, gelmiyor hiç bir haber.

Ağlamaktan gözlerim etrafı görmüyor artık.

Hazreti Yakub’a gönderdi hükm-ü kader.

——

Alâeddin bey de bu şiiri çok içselleştirmiş olsa gerek ki ortaya çok sevilen bir Hicaz Hûmayûn şarkı çıkar.

Kendisi de doktor olan Hakan Duman, yıllar sonra, sağlık ocağına bir iş için uğrayan Yavaşca’yı karşısında görünce, onu hemen tanır ve ayağa kalkarak, “Hocam elinizi öpebilir miyim? Ben o eserinizde notalara döktüğünüz öykünün kahramanıyım efendim.” der.

Anlayacağınız, herkesin zannettiği gibi sevgili için değil, kaçırılan bir evladı kaybetme korkusunu anlatır bir şarkıdır bu.

Bu gün aldığımız acı haber vesilesi ile büyük usta sevgili Alâeddin Yavaşca hocamızı, gönüllerimize kazınmış bestesinin, yaşanmış hikayesi ile anmak istedim. Zaten böylesine ustalar hiç bir zaman ölmez. Her daim bıraktıkları güzel sadalarla, gönüllerimizde yaşamaya devam ederler…

Bizlere miras kalan o eşsiz sanatına sonsuz hürmetlerimle…

Mekanı cennet olsun inşallah…

Neyzen Engin Canlı